top of page

Covid-19 dan

korunurken dikkat edilecek konular

ve eğriyi düzleştirme meselesi

   Bildiğiniz gibi 2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan ve hızla dünyaya yayılan bir virüsle karşı karşıya kaldık. Covid-19 veya koronavirüsü isimlendirilen bu mikroorganizma dünyanın birçok ülkesini etkisi altına aldı. İlk aylarda Çin ve İran’ı etkilemişken bugün batılı ülkelerde vaka sayısı ve ölüm oranı Çin ve İran’ı geride bıraktı. İtalya ve İspanya’da, ABD’de vaka ve ölüm oranları yüksek seyretmekte. Ne yazık ki, bu virüs ülkemizi de etkilemeye başladı. Bu gün itibariyle vaka sayısı ülkemizde 3 binin üzerine çıktı. Virüsten bilinçli olarak korunmak, sevdiklerimizin ve kendimizin sağlığını korumak hepimiz için çok önemli. Bu yazıda virüsten korunurken dikkat etmemiz gereken konuları sunmak isterim.

   Covid-19 un temel bulaşma yolu insan-insan temasıdır. Günlük yaşamımızda konuşurken, öksürürken, hapşururken etrafa damlacıklar saçarız. Bu damlacıklar Covid-19 ‘lu bireylerin damlacıklarının solunması ile başka bireylerin hava yollarına girebilir. Ancak bu damlacıklar havada kalmaz ve bir süre sonra yere düşerler. İnsandan insana temasta, virüs taşıyan bireyden bir metre uzakta kalırsak bu damlacıkları soluma olasılığımız yok. Çünkü damlacıklar bir metre seyahat edemeyip yere düşüyor. Bu nedenle 1 metrelik sosyal mesafeyi korumamız çok önemli. Sosyal mesafe kuralında en çok düşülen yanılgı sadece hasta bireylerin virüs yaydığıdır. Bu bilgi doğru değildir. İnsanlar virüs bulgularının görülmediği asemptomatik evrede de virüs yayabilmektedir. Hava yoluyla virüs yayılımını engellemenin diğer yolu da maske takmaktır. Bildiğimiz basit cerrahi maske hava damlacıklarını önemli bir miktar filtre etmektedir. Maske kullanırken dikkat edilecek en önemli nokta, bir maskeyi 4 saatten fazla takmamak, maske takarken elimizi maskeye kesinlikle dokundurmamaktır. Bu maskeler çoğunlukla yıkanıp tekrar kullanılabilir yapıda değildir. Bu nedenle maskenin kullanım kılavuzunda aksi belirtilmedikçe maskeyi yıkamaya ve dezenfekte edip tekrar kullanmaya çalışmayın.

  Virüsün ikinci yayılım yolu ellerimizdir. Virüs yayan bireyler bu virüsü ellerine ve bedenlerine bulaştırır. Bu nedenle onlara dokunan bireyler de elleri ve elbiseleri yoluyla ile virüsü alabilir. Bu yolla bulaşmayı engellemenin en önemli yolu sık sık ellerimizi bol sabunlu suyla yıkamaktır. Sabun dışında 80 derece üstü alkol içeren kolonya benzeri antiseptik sıvılar da virüsü öldürmektedir. Gün içerisinde başka kişiler ve bu kişilerin kullandığı kapı kolu, kalem, toplu taşıma, para gibi cisimlerle her temas sonrası ellerimizi dezenfekte etmeliyiz. Dışarıdan eve geldiğimizde mutlaka elbiselerimizi çamaşır makinesinde 60 derece ve üstü sıcaklıkta yıkamalı, eğer yıkayamıyorsak balkonda 24 saat bekletmeliyiz. Kendimiz de dışarıdan eve girdiğimizde mutlaka sabunla banyo yapmalıyız.

  Yayılmayı durdurmanın 3. en önemli yolu da sosyal izolasyondur. Virüsün aktif olarak yayıldığı bu dönemde mümkün olduğu kadar evden çıkmamalıyız. Eve misafir çağırmamalı, kendimiz komşulara misafirliğe gitmemeliyiz. Evde kalmanın sıkıcı olduğu doğrudur ve birçok birey bu sıkıntı nedeniyle sosyal temas aramakta, arkadaşlarıyla ve ailesiyle, anne-babasıyla görüşmeye gitmektedir. Unutmamalıyız ki, sosyal izolasyon sürekli uygulayacağımız bir kural değildir. Önümüzdeki haftalarda dişimizi sıkmamız bizi hızlı yayılan bir salgından koruyacaktır. Sosyal izolasyon kuralına uymanın bize getireceği faydayı şu şekilde açıklayabilirim: Aşağıdaki tabloda iki farklı virüs yayılım eğrisi gösterilmekte. Kırmızı olanda sosyal izolasyona dikkat edilmediğindeki yayılım görülüyor. Bu yayılımda bütün toplum hızlı bir şekilde virüs kapıyor ve yüzbinlerce hasta aynı anda oluşuyor. Hepsi aynı anda hastanelere hücum edeceğinden sağlık sistemi yetersiz kalıyor ve ihtiyaç duyan birçok kişiye tedavi verilemiyor. Mavi eğri ise sosyal izolasyona dikkat edildiğindeki yayılmayı gösteriyor. Bu eğride virüs nüfusa yavaş yavaş yayıldığından sağlık sitemi tıkanmıyor ve herkes ihtiyacı olan tedaviyi aldığı için çok az ölüm görülüyor. Bu nedenle Covid-19 ile mücadelede temel amacımız “eğriyi düzleştirmek” olmalıdır.

COVİD_TABLO.png

  Covid-enfeksiyonun en önemli bulguları yüksek ateş ve öksürüktür. Ağır vakalarda ise bu tabloya solunum sıkıntısı da eklenebilir. Son zamanlarda yüksek ateş ve öksürük gelişirse acil olarak bir sağlık kuruluşuna başvurmamız gerekmektedir. Ne yazık ki Covid-19 virüsü, vakaların küçük bir kısmında öldürücü olabilmektedir. Ancak ölüm oranı insanı dehşete düşürecek derecede yüksek değil. Genel toplumda virüslü hastalarda ölüm görülme oranı %3-4 civarıdır. Bu oran yaşa göre analiz edildiğinde en yüksek oranın 80 yaş üstü ve hipertansiyon, kronik akciğer hastalığı, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve diyabet gibi başka bir kronik hastalığı bulunulanlarda olduğu görülür. Ancak gençlerde öldürücü veya tehlikeli değil demek yanlış olacaktır. Az da olsa gençlerde, hatta başka hiçbir hastalığı olmayan 20li yaşlardaki bireylerde de öldürücü olabiliyor. Ayrıca genç bireyler hasta olmasa da taşıyıcı olabiliyor. Bu nedenle yaşlılar yanında gençlerin de kendisine en yüksek dikkati göstermesi gerek.

 

  Virüsün tedavisine gelince şu an deneme aşamasında birçok ilaç bulunmaktadır. Covid-19 ile hasta olmuş bireylere bu ilaçlar tabi ki verilmektedir. Ancak henüz ilaçların ne kadar faydalı olduğu tam olarak bilinmemektedir. Çok ciddi hasta olan bireylerde ise yoğun bakımda solunum desteği gerekmektedir. Ülkemizde çok sayıda yoğun bakım yatağı bulunmasına karşın, hiçbir sağlık sistemi aynı anda başvuracak yüzbinlerce hastaya yoğun bakım hizmeti sunamaz, bu nedenle “eğriyi düzleştirmek” yaşam savaşındaki en önemli amacımız olmaktadır. Haberlerden de takip ettiğiniz üzere İspanya ve İtalya’da bu denli ölüm oluşmuş olmasının nedeni eğrinin dik oluşmasıdır.

 

  Virüsle savaşta son dikkat etmemiz gereken konu ise psikolojik sağlımız. Sürekli evde kalmak, okula gidemeyen çocuklarla gün boyu ilgilenmek, kapalı mekânda ortaya çıkabilecek aile içi çatışmalar psikolojik sağlımızı olumsuz etkileyebilir. Tüm bunların üzerine bir de virüs kapma paniği eklenince dramatik sonuçlar oluşabilir. Unutmayalım ki bu virüs tehlikeli ama yenilmez değil. Örneğin Çin, virüsün ilk yayıldığı ülkeyken bugün virüsü tamamen kontrol altına almış durumdadır. Bu durumu, paniğe kapılmadan ve sosyal izolasyona en yüksek derecede dikkate derek başardılar. Hasta bireyleri hemen karantinaya aldılar, hastalık görülen şehirlerde hayatı durdurup şehirlere giriş çıkışı yasakladılar. Bürün bu önlemlerle Çin’de virüs neredeyse tamamen durduruldu. Çin’i ve benzer stratejiji uygulayan Güney Kore’yi örnek alırsak bu işi başarabiliriz. Panik virüsle mücadelede yararlı değil zararlıdır. Virüs kapan bir insanın hafif bir hastalıkla atlatma olasılığı ciddi hasta olma ihtimaline göre çok çok yüksektir. Örneğin https://www.worldometers.info/coronavirus/ sitesindeki güncel verilere göre vakaların sadece %5’i ciddi hastalık yaşamaktadır. Bizim doktorlar olarak evde kalma tavsiyemizin nedeni aslında toplumu korumak ve eğriyi düzleştirmektir. Covid hakkındaki önerileri bu nedenle ağır risk altındayız şeklinde algılamamayız. Onun yerine bu önerilere uymak topluma karşı sorumluluğuz şeklinde düşünmek çok daha doğrudur.

Doç.Dr. Barış Metin

bottom of page